Keratokonus, normalde yuvarlak olan korneanın yani gözün saydam tabakasının öne doğru koni biçiminde sivrileşmesi sonucunda oluşan bir göz hastalığıdır. Korneada görülen bu hastalık göze gelen ışığın görme alanındaki odaklanamama sorununa yol açar. Sonuç olarak bulanık ve bozuk bir görüntü ortaya çıkar. Bundan sebeple okuma yapma,araba kullanma,spor yapma, televizyon izleme gibi günlük aktivitelerimizi yerine getirmede zorlanırız. Keratokonus, tek gözde ortaya çıkabildiği gibi iki gözde birden de ortaya çıkabilir. Genellikle ergenlik çağında ya da 20'li yaşlarda ortaya çıkar. Bu hastalık 20-40 yaşları arasında ilerleme gösterir. 40'lı yaşlardan sonra durağanlaşma dönemine girer.
Kornea dışbükeyliğindeki artış keratokonus hastalarında astigmata sebep olabilmektedir. Buna sahip olan hastalarda astigmat, korneanın üst ve alt kadranının simetrik olmadığı, gözlük veya kontakt lensle düzeltilemediği için görme kalitesini büyük ölçüde etkileyebilir ve yaşam kalitesini düşürebilir. Keratokonus rahatsızlığında erken teşhis önemlidir. Çünkü keratokonus, ilerleyici bir hastalıktır, şikayetler zamanla artabilir. İleri yaşlarda kornea merkezinde kalıcı bir leke meydana gelir. Bu dönemde kornea nakline (kerotoplasti) başvurulur.
Bu rahatsızlık iki gözde de görüldüğü zaman belirtiler iki gözde farklı seyredebilir ve zaman içinde değişiklik gösterebilir.
Keratokonus erken evreden ileri evreye geçmesi genellikle yıllar sürer ama nadiren de olsa bazı hastalarda kötüye gidiş daha hızlı olabilmektedir.
Araştırmalar sonucunda keratokonus hastalığına yol açan korneanın zayıflaması, kornea içindeki enzimlerin dengesizliği nedeniyle olabileceği düşünülmektedir. Bu dengesizlik korneayı serbest radikal denilen bileşiklerin oksidatif hasarına daha duyarlı duruma getirerek sivrilmesine sebep olur. Bu hastalığa genetik yatkınlık ve çevresel faktörler de sebep olabilmektedir. Gençlerde görülme olasılığı daha fazla olan bu hastalık, alerji gibi durumlarda da kendini gösterebiliyor. Mesela bahar aylarında toza ve alerjiye karşı çıkan alerji durumlarında gözde oluşan kaşınmayla göze basınç uygulamış oluyoruz. Bu basınç bir süre sonra gözde sivrileşmeye yol açmaktadır.
Keratokonus aynı zamanda güneşten gelen ultraviyole ışınlarına aşırı derecede maruz kalma, iyi takılamayan kontakt lensler ve kronik lens tahrişi gibi sebeplerle de ortaya çıkabiliyor.
Keratokonus tedavisi nelerdir?
Erken yaşta teşhis ve tedavi önemlidir. Bu sebeple çocukluk döneminden itibaren bireyler iyi gözlemlenmelidir. Özellikle alerjik bünyeye sahip çocukların sürekli olarak göz kaşıması ilerde keratokonus hastalığına sebep olabilmektedir. Aile arasında keratokonus hastalığına sahip bireyler bulunuyorsa bu ailede bulunan bir çocuğun sık sık muayene olması gerekir.
Keratokonus tedavisi hastanın hastanın durumuna, hastalığın ne kadar hızlı ilerleyeceğine bağlıdır. Hastalığın hafif derecesinde gözlükler ve kontakt lensler tedavi için yardımcı olabilmektedir. Hastalık ilerledikçe ve kornea daha düzensiz duruma geldikçe gözlükler ve kontakt lensler yeterli olmayabilir. Kontakt lenslerin yeterli olmadığı noktada kornea için halkalar kullanılır. Küçük bir operasyonla gerçekleştirilen bu tedavi yöntemiyle kırma kusurunun en aza indirgenmesi amaçlanır. Gerekli durumlarda halkalar geri çıkarılır. Görme yetisi iyice azalırsa eğer kornea nakli yapılabilmektedir. Kornea testi ile hastalığın ilerleme durumu takip edilir.